Melekler Şelalesi, Nora Robert’s Angels Fall İzlenimlerim
Dün Kanal D’de rastladım bu filme…
Orjinal adı: Nora Robert’s Angels Fall
Yönetmen: Ralph Hemecker
Yapım Yılı: 2007
Oyuncular: Heather Locklear , Johnathon Schaech
Bir Amerikan Rüyası’nın daha gerçekleştiğini öğrendim Kanal D aracılığıyla. Nora Robert adlı yazarımız çeşitli, yollarda okunacak içeriğin çok çok önemli olmadığı, ama kendinizi çok rahat kaptırabileceğiniz ve herkesçe okunabilecek seri kitapların sahibi. Bir bakıma ben de böyle yazmayı hayal etmedim değil. Ve ardından bu seri beyaz perdeye düşürülerek de seri haline getiriliyor.
Melekler Şelalesi’nin ya da Nora Robert’s Angels Falls’ın, orjinal adıyla, bilgilerini yukarıda gördünüz. Filmin içine de bakarsak; aksiyondan yani olaylardan çok gerilimin özellikle baş karakterin yaşadığı psikolojik ve içsel gerilimlerin bize empati yoluyla aktarılması en azından sempati ile konuyu incelememiz isteniyor yönetmenimiz tarafından. Durum bu kadar basit.
Baş karakterimiz bir baş aşçı. Ve bir gün restoranta girdiğinde rehin olayıyla karşılaşıyor ya da ben yanlış tanımlıyorum. Rehin değil. Çünkü içerideki 14 kişi ölüyor ve bir tek baş roldeki Locklear hayatta kalıyor. Hem de vurulduğu halde… Tabi böyle bir olaya dahil olmak zorunda kalan bir kadın(erkek dahi olsa…) psikolojik sorunlarla mücadele etmek zorunda kalır. Ve bundan kurtulmak için de kliniğe başvurur ve kabul edilir. Elektro şok tedavileri felan görür.
Klinikten çıkınca da yollara düşer. Bir takım rahatsızlıkları ile beraberinde 2 yıl ülkeyi gezmeye başlar. ve ikinci yılında aracı bozulur bir kasaba civarında. Yedek parça da bulunamadığı için mecburen orada kalır.
Girdiği lokanta da aşçı arıyordur ve rastlantı budur ki orada işe başlar. Aşçı olduğu içinde kendi içinde mini bir birlik, cemaat olan o kasaba halkı onu benimser, tabi bu özellikleri ile kasaba bir dedikodu kazanı gibidir. Olan her şey herkes tarafından bilinir. Yeni gelenleri de hoş karşılamazlar ve önyargılarıyla yaklaşırlar. Yazarımız kasabanın özelliklerini basit olarak aktarır ama başarılıdır. Anlatımı burada kesmeliyim. Çünkü devamında olacakları anlatırsam tüm güzellik son bulur izleyecekler için.
Film daha doğrusu kurgu, o kadar basite indirgenerek elde edilmiş ki izlerken hiçbir kusur bulamadım bu da yönetmenin yazara bağlı kalmasından dolayı olsa gerek. Oyunculukta jest ve mimiklerin yetersiz kaldığını düşünüyorum. Ama kurgu herşeyi kurtarıyor ve bu saf basitlik, baş roldeki karakterin geriliminin bize yansıtılması, olayın çözümünün minik bir zaman diliminde izleyiciye/okuyucuya bırakılması da güzeldi. Ama olayın gerçekliği ve “hangi uşağın katil” olduğu tahmin edilebilir düzeydeydi.
Kurgu tamamıyla izlenmeye değer kılıyor, yönetmenin kameraları kullanışı heyecanı düşürüyor ama bu bütçeye de bu filmin olması tabi ki yeterli. Tavsiyemdir %75’lik bir olumlu gücü var bu filmin.